8 Ocak 2024

Yazar: Diyetisyen Buse Sepin

Çölyak Hastalığında Beslenme

 

Çölyak hastalığı (ÇH), buğday, arpa, yulaf ve çavdarda bulunan gluten ve ilgili prolamine karşı aşırı duyarlılık sonucu gelişen bir hastalıktır. Hastalığın görülme sıklığı coğrafi bölgelere göre değişmektedir. Buğday ve ürünlerinin fazlaca tüketildiği ülkelerde görülme sıklığı da artmaktadır.

Çölyak hastalığının tanısal sıklığı artıyor olsa da hala buzdağının görünmeyen ve/veya tanı almayan kısmı büyük orandadır. Çölyak hastalığı tanısı alan her bir hastaya karşın 1:3-1:5 oranında tanı almayan Çölyak hastası bildirilmiştir.

Bebeklik döneminde ek gıdaya erken veya geç başlayan bireylerde de Çölyak riski artmaktadır. 4 aydan önce veya 7 aydan sonra glutenin diyete girişi Çölyak riskini artırmaktadır. Yapılan araştırmalar sonucunda bebeklerin 4-7 ay arasında glutenle tanıştırılmasını önerilmektedir. Anne sütü ile beslenme veya beslenmeme de önemli bir etkendir. Yapılan çalışmalarda uzun süre anne sütü ile beslenme Çölyak’dan korunmada önemli bir etkenken, anne sütü almama ise Çölyak oluşmasında bir risk faktörü olarak görülmektedir. Risk teşkil eden diğer bir faktör de alınan glutenin miktarıdır. Az veya orta miktarda glutenle tanıştırılan çocukla yüksek miktarda glutenle tanıştırılan çocuklar incelendiğinde yüksek miktar gluten alan çocuğun Çölyak açısından yüksek riske sahip olduğu bildirilmiştir.

Çölyak hastalarında tanıdan önce malabsorbsiyon ve yetersiz beslenmeye bağlı kilo kaybı ve düşük ağırlıklar görülmektedir. Çölyak tanısı ve glutensiz diyete geçişle birlikte kilo artışları da gerçekleşmektedir. Çölyak beslenmesine uygun planlanmayan diyet ve hastaların yüksek yağlı ticari glutensiz aperatifleri ve bisküvileri aşırı tüketimine bağlı aşırı kilo alımı sonucu BKI artışları iki katına kadar çıkabilmektedir.

 

Gluten Nedir ve Hangi Besinlerde Bulunur?

 Gluten alkolde çözünen bir proteindir. Prolaminler ve polimerik gluteninler olmak üzere iki gruba ayrılmaktadır. Prolaminler buğdayda gliadin, çavdarda sekalin, arpada hordein, yulafta avenin ve mısırda ise zein olarak adlandırılmaktadırlar. Hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülkelerin diyetlerinde buğday ve ürünlerinden gelen enerji günlük enerjinin büyük bir kısmını oluşturur. Buğday depo proteinlerinin yaklaşık %80-85’ini gluten proteinleri oluşturmaktadır ; bu da günlük olarak büyük oranlarda glutene maruz kaldığımızı açıkça göstermektedir.

Ayrıca gluten, koruyucu ve visko-elastik özelliği nedeniyle gıda ve ilaç sanayisinde yoğun oranlarda kullanılır. Aromalar, gıda boyaları, emülgatör, rujlar, şampuanlar, diş macunları, losyonlar, posta pulları, bira mayası, dondurma, tatlılar, şekerleme vb. ürünlerde gluten bulunur. Bu nedenle günlük hayatımızın her aşamasında glutene maruz kalınmaktadır.

Çölyak hastalığının klinik semptomları bebeklikte, çocuklukta, adolesan döneminde veya erişkinlik döneminde ortaya çıkabilir. Özellikle buğday ve türevlerinin çocuğun diyetine eklenmesinden sonra gelişir.

Çölyak Hastalığında Beslenme ve Çölyak Hastalığında Mikro Besin Ögesi Eksiklikleri

Çölyak hastası çocuklarda sağlıklı ve dengeli beslenme için önerilen günlük kalori alımının tavsiye edilen dağılımı, genel nüfusa önerilenden farklı değildir. Genellikle, hastalar yüksek yağ, şeker ve kalori içeren besinlere diyetlerinde yer vermektedir. Glutensiz ürünler genellikle gluten içeren muadillerine göre daha yüksek karbonhidrat ve lipid içeriğine sahiptirler. Glutensiz ekmeklerin besin kompozisyonları incelendiğinde bu ekmeklerin düşük protein, yüksek yağ ve yüksek glisemik indekse sahip olduğu bulunmuştur. Glutensiz bisküvilerin ise gluten içeren muadillerine göre doymuş yağ asitlerince zengin olduğu tespit edilmiştir. Bu nedenle doğal karbonhidrat kaynakları olarak patates, alternatif tahıl olarak fasulye, bakliyat ve nişastalı sebzeler gibi doğal ürünler kullanarak mevcut karbonhidrat alımı sürdürülmelidir. Çölyak hastalığı diyetinde doğal besinlere ağırlık verilerek yüksek yağ, şeker ve kalori alımından kaçınılmalıdır.

Çölyak Hastalığında beslenmede protein kaynakları olarak kuru fasulye ve baklagiller, yağlı tohumlar, balık, kümes hayvanları, yumurta, kırmızı et, yağsız veya az yağlı süt, amaranth ve kinoa gibi tahıllar kullanılabilir.

Çölyaklı hastalarda kronik kabızlık yaygın olarak görülmektedir. Bunun nedeni hastaların lif alımlarının önerilenden düşük olmasıdır.

Çölyak hastalığında vitamin-mineral eksikliklerinin tedavisi için glutensiz diyete uyum sağlanması oldukça önemlidir, çünkü glutensiz diyete uyumun sağlanması ile genellikle besin emiliminde iyileşme görülür. Ancak, glutensiz diyet kaynaklı besin ögesi yetersizliklerinin gelişebileceği göz önünde bulundurularak diyet izleminin dikkatlice yapılması gereklidir. Bu kapsamda, glutensiz diyete uyum sürecinde diyetisyen desteği sağlanmalı ve makro besin ögelerinin yanı sıra vitamin-mineral alımı açısından besin tüketimi değerlendirmesi yapılmalıdır. Diyetisyen tarafından tıbbi beslenme tedavisi uygulanacak çölyak bireyin öncelikle tıbbi öyküsü, klinik ve biyokimyasal bulguları, ağırlık kaybı, beslenme yetersizlikleri, antropometrik ölçümleri doğrultusunda beslenme durumu değerlendirilmelidir. .Çölyak bireyin beslenme ile ilgili tercihleri, besin tüketim alanları (okul, restoran vb.), besini hazırlayan kişi, besin hazırlama ve pişirme yöntemleri de öğrenilmelidir. Tüm bu değerlendirmeler sonucunda; bireye özgü glutensiz yeterli ve dengeli bir tıbbi beslenme planı oluşturulmalıdır.

Çölyakta eksikliği sık görülebilen bazı besin ögelerine yönelik glutensiz diyette iyileştirmeler yapılabilir. Örneğin, Demir emilimini artırmak için C vitamini kaynakları ile birlikte demir kaynağı olan besinlerin tüketimi sağlanabilir ve gerekirse C vitamini takviyesi önerilebilir. Demir eksikliğinin önlenmesi açısından glutensiz diyet, hayvansal protein, kinoa, amarant, teff, koyu yeşil yapraklı sebzeler, yağlı tohumlar gibi demir kaynaklarını yeterli miktarda sağlamalıdır. Magnezyum için kuru baklagiller, yağlı tohumlar, koyu yeşil yapraklı sebzeler glutensiz diyette bulunmalıdır. Kalsiyum için, glutensiz diyetin süt ve ürünleri içeriğinin yeterli olmasına ve kalsiyum açısından zengin diğer besinlere (pekmez, yeşil yapraklı sebzeler, kurubaklagiller, susam, fındık, fıstık gibi yağlı tohumlar) diyette yer verilmesine dikkat edilmelidir

B12 vitamini için karaciğer, yumurta, süt, et, balık, deniz ürünleri, tavuk gibi kaynağı olan besinler tüketilmelidir. B12 vitamini içeren besinler yeterince tüketilemiyorsa B12 vitamini takviye şeklinde alınmalıdır. Çölyak tanısı sırasında ve sonraki her 1-2 yılda bir kez veya semptomlar için serum B12 düzeyinin değerlendirilmesi önerilmektedir. Eksiklik saptanan çölyaklılarda ise B12 düzeyi normal olana kadar oral olarak B12 vitamini (1.000 μg) ve daha sonraki süreçte günlük glutensiz multivitamin/mineral takviyesi alımı tavsiye edilmektedir.

Özellikle vejetaryen çölyaklılarda B12 vitamini takviyesi gereklidir.

Folat için karaciğer, kurubaklagiller, yeşil yapraklı sebzeler, portakal, yer fıstığı, susam, ayçiçeği gibi besinlerin tüketilmesi önerilir. Ayrıca hastalara glutensiz tahılların tüketimi önerilmektedir

Diyetle alınan Kalsiyum miktarının düzenli olarak diyetisyen tarafından değerlendirilmesi önerilir Kalsiyum düzeyi düşük, kemik mineral yoğunluğu kaybı olan ve diyetle yeterli alım düzeyine ulaşamayanlara kalsiyum takviyesi önerilebilir.Tedavi önerilerinde, çölyaklılar için kalsiyum alımı takviyeler dahil 1200-1500 mg/gün olarak belirtilmektedir.

Magnezyum (Mg) yetersizliği de diyete uyulmadığında görülen bir diğer yetersizliktir. Magnezyum eksikliği gelişme geriliği, kardiyovasküler disfonksiyon ve davranış bozukluklarına neden olabilir. Magnezyumun ana kaynağı süt ve süt ürünleri, ekmek, et, kümes hayvanları, balık ve yumurta gibi besinlerdir. Ekmek ile günlük Mg ihtiyacının % 12’si karşılanmaktadır. Nitekim glutensiz ekmek normal ekmekle karşılaştırıldığında yaklaşık % 80 daha az Mg içermektedir. Bu nedenle glutensiz ekmeklerin Mg ile zenginleştirilmesi önerilir. Veya Mg takviyeleri uzmana danışarak kullanılabilir.

Çölyak tanısı döneminde serum Çinko düzeyine bakılması ve normal değerlere ulaşana kadar 3 ay sonra çinko düzeyinin tekrar değerlendirilmesi önerilmektedir. Ayrıca sonrasında her 1-2 yılda bir veya semptomlar için serum çinko düzeyine bakılması gerekmektedir. Glutensiz diyete uyum ile çinko eksikliklerinin çözülebileceği ve uzun süreli takviyenin gerekli olmadığı bildirilmektedir. Ancak tedavi gerektiren durumlarda çinko düzeyi normal olana kadar günde en az 25-40 mg içeren çinko takviyesi ve daha sonra glutensiz günlük multivitamin/mineral takviyesi önerilir.

Sonuç olarak: Glutensiz diyet, Çölyak Hastalığı için mevcut tek tedavi yöntemidir. Çocukluk çağında maksimum büyüme ve gelişme evresinde besin ögesi yetersizlikleri ve dengesizliklerine yol açabileceği için çok dikkatli uygulanmalı ve yakın takibe alınmalıdır. Deneyimli bir diyetisyen eşliğinde hastaya özgü en uygun glutensiz besinlerin tercih etmek gerekmektedir. En kısa sürede ailelere GFD eğitimi ve net diyet tavsiyeleri vererek hem yaşam tarzı değişiklikleri oluşturmak hem de besin ögesi yetersizliklerinin önüne geçmek önemli bir adım olacaktır. Bu nedenle çölyak tanısı aldıktan hemen sonra ailelerin uzman diyetisyene yönlendirmek çocukların büyüme ve gelişmelerinin devam etmesine ve hastalığına uygun beslenme danışmanlığı almasına olanak sağlar.

 

 

 

Bültene Abone Ol

Fit tarifler ve yazılarımızdan haberdar olmak için bültene abone olun