29 Ağustos 2022

Yazar: Diyetisyen Buse Sepin

Beslenmenin Epigenetik Üzerine Etkisi

Epigenetik Nedir? 

Epigenetik’in net bir tanımın olmaması terimin kafa karışıklığına ve yanlış kullanımına yol açarken, epigenetik alanındaki araştırmaların anlaşılmasını zorlaştırmaktadır. Epigenetik terimini , “genler ve fenotipi meydana getiren ürünleri arasındaki nedensel etkileşimleri inceleyen bilim dalı” olarak açıklayabiliriz.

 Gen-besin etkileşimleri, sağlık yönetimi ve hastalıkların önlenmesine önemli katkı sağlar. Beslenme, epigenetik değişiklikler yoluyla gen ekspresyonunu ve kanser dahil hastalıklara yatkınlığı değiştirebilir.Doğrudan tümör ilerlemesini inhibe ederek veya tümörün başlamasına veya büyümesine elverişli düşmanca koşullara yol açan tümörün mikro ortamını değiştirerek, kanserin önlenmesinde birkaç yiyeceğin koruyucu rolleri olduğunu gösteren ikna edici kanıtlar vardır. Ayrıca beslenme sadece kanseri önlemede değil, iyileştirmede de etkilidir.

 Genistein, SFN ve EGCG gibi bileşikler açısından zengin bir diyet, epigenomu olumlu bir şekilde etkileyebilir ve birçok sağlık yararına yol açabilir. Peki bu bileşikler nedir, nelerde bulunur diye soracak olursanız hemen açıklayalım. Genistein’in ana kaynağı soya fasulyesidir. Ve bu bileşik obezite, kanser, osteoporoz,metabolik sendrom gibi bir çok rahatsızlığın tedavisinde rol oynar. Nohut gibi diğer tahıllar, küçük oranlarda genistein içerirler. SFN, hücreleri çevresel kanserojenlerden korur ve ayrıca çeşitli kanser hücrelerinde büyümenin durdurulmasına veya yavaşlamasına neden olur. Çok sayıda deneysel çalışma, kimyasal olarak indüklenen akciğer, meme, böbrek, prostat ve kolon kanserlerinde SFN’nin önleyici etkisini de doğrulamaktadır.SFN,Brokoli, karnabahar, lahana gibi turpgillerden elde edilir. EGCG’ye gelecek olursak ,bu bileşik yeşil çayın ana bileşenidir. Çeşitli virüs aileleriyle ve bakteriyel hastalıklarıyla baş etmede önemli etkiye sahiptir.

Ayrıca resveratrol,polifenoller ve omega 3 –omega 6 yağ asitlerinin de kanser üzerinde olumlu etkisi vardır. Ayrıca bunlar yalnızca kanser değil,kardiyovasküler hastalıklar ve obezite üzerinde de etkilidir. Bu besinlerin nelerde bulunduğuna gelecek olursak,Resveratrol; üzüm, erik, dut, kiraz, limon, fındık, yer fıstığı gibi bir çok meyve türünde ve çerezlerin içeriğinde,polifenol: kuş üzümü, böğürtlen, ahududu, çilek, baklagiller, yerba mate (paraguay çayı), yer fıstığı, yeşil çay, asitsiz zeytin yağı, kakao, erik, armut, kiraz, nar, üzüm, elma, portakal gibi meyveler ile brokoli, lahana, maydanoz, soğan gibi sebzelerde bulunur. Omega 3 daha çok balıklarda bulunur. Onun dışında soya yağı,kanola yağı,fındık,ceviz,chia tohumu ve keten tohumunda da mevcuttur. Omega 6 ise daha çok bitkisel yağlarda bulunur.Mısırözü yağı, ayçiçek yağı, soya yağı, zeytinyağı,susam yağı,yulaf, fındık, ceviz, yer fıstığı gibi kabuklu yemişler, yumurta, süt ve süt ürünlerinde bulunur.

 Epigenetik mekanizmalar, genlerin ekspresyonunda çok önemli bir rol oynar ve diyetin hem kalitesi hem de miktarından etkilenebilir. Diyetteki kalori ve glikoz miktarının azaltılması, kanser vakalarının azalması da dahil olmak üzere artan bir sağlık süresi sağlayabilir .Kalori alımındaki azalmanın çeşitli hayvan modellerinde hem yaşamı hem de sağlık süresini artırdığı gösterilmiştir. Ayrıca, glikoz kısıtlamasının kanser ve diyabet gibi yaşa bağlı hastalıkların görülme sıklığını azalttığı da gösterilmiştir. Yeşil çay meyve-sebzeler ve çeşitli diyet bileşikleri, tümör baskılayıcı genlerin etkinliğini arttırması dolayısıyla tümöre karşı koruyucu bir role sahiptir.

Bültene Abone Ol

Fit tarifler ve yazılarımızdan haberdar olmak için bültene abone olun